8 Ekim 2019 Salı

başlıksız

 ölüm
 ölmek var
 ilginçtir yeni farkım
 korkum ölmeye değil sürünmeyeymiş
 hastalıklar bu yüzden incitirmiş ben'i
 ve her dönemsel imtihanımda birikir birikir
 sonra yüklenir ben'e diğerleriyle bir
 ben de yazarım
 bir şeylerimi toparlamam zordur benim bilirim
 devamlı kurmaya devam etsem de yaşam duvarlarımı
 farkındalık duvarlarımı
 insancıl duvarlarımı
 aradan tuğlalar kopar kopar ayrılır
 onları tamire dönerim sonra
 ders bile çıkartırım bazen inanmazsınız
 öyle görünmem dışa
 ağlaklık yaparım ben tamamlanırken ve.

 duvarlarım tamamlandıkça idealim oluşur
 zihnimdeki idealime yaklaşırım duvarlandıkça,
 ekledikçe tuğlaları
 tamamlandıkça.

 idealim kararlı
 idealim hasar almıyor insanlardan
 onları kendine zarar veremeyecek olarak konumluyor
 idealim özgüvenli ve de.

 idealim olarak yaşamak
 ya da
 yaşamıma idealimi katmak
 onu gerçeklemek
 ben'i mutla kılıyor
 uzak tutuyor hüzünden.
 acı çekmekten.
 kendini törpülemek canını kanatır,
 ama yaşamalısındır bazıları
 ki tuğlaların sağlamlaşsın
 ki insan ol-a-bil.

 artık önemli değil diğerlerinin keyiflerinden sızan çatlaklar
 ben'in üzülmesi yerine
 ben'in tavizleri yerine.
 önemli olan benlerdir
 herkes için böyleymiş bu
 herkesin kendi ben'i en önemliymiş
 kırıldıkça anladı ben bunu.
 artık kırılmak istemedikçe anladı.
 çizgilerini yeniden çizmek istedikçe anladı.
 anlaması kıt biraz ben'in galiba.
 kafasına vura vura canını kanatmadıkça anlamıyor bazı şeyleri.
 acıması lazım bi' önce sağlamından
 sonra büyüyüp durum kontrolü yapabilir
 bu yüzden büyümüş olmak ben'de çok önemli bir yere sahip.
 utanmaz o büyümeyi dillendirmekten.

 ve herkesle tanışmayı önemsemez artık
 herkese iyi olmayı
 herkese iyi kalmayı
 kendinden verdikleri oluyor çünkü sonra
 canı acıyor yok yere
 çünkü o verdikleri gelmiyor hiç yeterinde.
 ben'in çevresindekiler eliyorlar kendilerini sonra
 ya sessizce
 yahut ben'den istedikleriyle
 sonra
 ben'e kalan verdiği kadar aldıkları oluyor
 geçmişler değil bu bahsolunan
 şimdiden sonrakiler
 şimdiler ve sonrakiler
 ve ben muta sahip oluyor sonra
 değerin değerini görüyor
 biliyor onu
 muta sahip oluyor
 gerçek muta
 ve yitenlere sızılanmaktansa
 artık yanındakilerle mutta adımlıyor ben
 ben biraz geç anlıyor galiba.


 Δ
8.10.19

2 Ağustos 2019 Cuma

sardunya

 bazen çok bekliyorum
 niye çok bekliyorum ki
 zaten niye insanlardan bir şeyler bekleriz
 ne bu üzüntüye heves

 bazen de yağıyorum çok değil
 önceden çoktu ya
 o kadar çoktu ki
 kuru kalmazdı yanaklarım
 sonra büyüdüm.

 arkadaşım var
 bi' tane
 bi' tanecik arkadaşım değil ama
 her neyse
 ben ona gidebilmek için kendimi üzdüm
 sonra gördüm ki o da bana gelmiş
 sevindim o zaman
 hatta mutlu oldum
 daha sonra ama ıradık
 bunda suçlu tartışıldı, bulamadık.
 sonra da gözden ıradık
 yanlışlar oldu biraz, yanlış yanlışlar bulduk
 ben buldum, o bildi, o buldu, ben bildim.
 bir çiçek vardı onun toprağı çatladı
 o çatlaktan işte sızdım ben dibe.
 sonra yukarı çektim kendimi hafifleme hevesine
 kaçtım biraz gerçekten saksıya saklandım
 mut buldum kendimde onunla avundum sahibim deyip
 büyüdüm daha
 hafifledim de daha
 çıktım buharlaşıp o çatlaktan
 rüzgara atladım gezdim festivalleri
 pamuk kadar hafiftim de bilir misiniz
 
 işte böyle
 bazen saksının dibini anımsar olurum
 ama inemem artık oraya tekrar
 saksıya kadar inerim de dibini görmem
 görmek istemem tek sebebi budur
 canımı sıkar artık bu
 böyledir artık.
 canımı sıkardım hep
 sıkmak boğazlamak daraltır beni
 elimden dahası gelir
 ama dahasına mecal kalmamıştır o elimde
 dahasında burdayımdır ama
 bilirsiniz belki
 bazen bilebilirsiniz.


02.36
a

19 Haziran 2019 Çarşamba

"yaşamak alışmaktır"

 özür dilerim
 denemekten bıkmamışlığım için
 geç akıllandığım için
 fazla hevesli olduğum için.
 senden önce hayatıma başkalarını almaya çalıştığım için.
 kendimi affedemediğim bir özür bu
 evet ben barışık değilim hâlâ kendimle
 uzlaşamadığımız çok fazla nokta var ki hâlâ daha.
 ben yorgunum
 kendime oluşturmaya çalıştığım yolum
 ayaklarımın altından kayıp giderken
 ona yetişmeye çalışmaktan.
 "birbiriylebağlantılıyüzbinlerceyılım var"
 çözmeyi öğrenemedim daha problemlerimi
 üzgünüm
 seni tanımadan daha bu kadar tanıdığım için
 yanlış mı yaptığım bilmeden devamladığım için
 gerçeklik olması ihtimaline henüz varmada olduğum için.

 yaşarken ayıkmam ben duruma
 kasten yapmadığım bir karakteristiğim diyelim buna
 ama niye bu kadar bensin.
 yani nasıl bu kadar ben olabilirsin ki.
 nasıl mümkün olabilir bu.
 tüm çarklar dönmüş ve buraya getirilmişiz sanki
 o kadar tesadüfî ki olanlar
 olmakta olanlar
 ve olabilecekler.
 alışmak için bir mühlet gerekli sanki
 o vakit ayıkırım belki duruma
 ciddiyetimize
 güzelliğimize
 ki bu kadar yakışıklıyken
 olan güzelliğe gölge düşürmek
 bir suçsa
 suçlu bir benimdir.


15.6.19

4 Haziran 2019 Salı

yuva

 düşünsene bir
 çocukların için hayatını birleştirdiğin insana sabrediyorsun.
 sonra çocukların büyüyüp eve uğramaz oluyorlar.
 kimseye güvenemez oluyorsun -lafta değil ha-
 ve burulmaya devam ediyorsun
 içine atıyorsun
 her cümlen sitem içeriyor
 her cümlen batıyor sana ve çevrene
 ağrımaya bile fırsatın yok
 sürekli toparlayan olmak zorundasın çünkü.
 onca kırıklarına rağmen devam ediyorsun kendin olmaya
 onlara karşı bile kendin olmaya.
 belki bilmiyorsundur ama bu durumdan memnun değildir o çocuklar
 keşke sabır biriktirmeseydin böylesine
 senin gözünden akan her damla yaşa sırf yağıp ferahla bir nebze diye canı acımaz gibi normal bakmanın ağırlığı
 belki senin omzunun ağırlığı kadar sivri değildir.
 ve belki bu yüzdendir ağrıların.
 basit bir hastalık olarak vursa da tedavi olup kurtulsalar hep beraber
 sanki güzel olurdu.
 sürekli bi' kötüye gitme olmazdı.
 belki artık ayrılık vaktidir bazı açılardan kim bilir
 belki de birinin ölümüdür bekleniyor
 bu kadar çaresizliktedir belki umutları çocukların.


4.6.19

15 Mayıs 2019 Çarşamba

'dünya büküldü'

 üzgünüm
 ayakta durmam lazım biliyorum
 dik durmam.
 olumsuzluk çizmek değil isterim
 azala azala devamlamak ve.
 azala azala da olsa devamlamak

 şarkılarım var benim
 en sevdiklerim
 onları niye en severim bilir misiniz
 onlar beni yoğunlaştırır
 onlar beni yoğuşturur
 yağarım ben de
 ama sadece yağmak değil sebep
 sonuç sadece ki o
 sonuçların birisi.
 sonra
 acıtır beni o şarkılar
 bazıları katlanıp acırım.
 geneliyse katlanmak istemem.
 çünkü zaten zordur mutu yüzeyde tutmak bende.
 buranın insanı kor
 bilmez ki senin acıdığını
 bilmek istemez.
 yağmanı istemez öyle yanında
 bu yağmanın mesuliyetinde olmak istemez.
 yanındaysan mesul olduğunu sanar çünkü
 sadece yalnız olmak istemezsin
 yağarken boğulmamak içindir.
 neden anlaşılmaz böylesi
 neden sadece acımaktır kabul edilemez.
 neden sadece gülerken varsınız.
 neden etkisiziz
 hepimiz.
 varlık ve yokluğum farksızsa neden orda olmalıyım
 konuşmak zorsa neden beraber zoru başaramayalım
 neden o kayayı yalnız taşıdığımı düşerim.
 görmemek duymamak bilmemek
 bilmeyi istememek neden.
 neden korsunuz siz.
 oysa bir başlasaydık
 ben size yük olmazdım ki
 ben kimseye yük olmazdım.
 anlaşılmak isterdim
 bi' de olumsuzluk çizmek değil isterdim.

15.5.19

29 Nisan 2019 Pazartesi

Kum

 Kendime yetişemiyorum
 Bazen öyle oluyor ki
 Hani diyorum kendimden uzakta kalayım
 Madem yakalamak mümkün değil
 Birilerinin olmasını istiyorum
 Yanımda bekliyorum
 Öyle mecalsizim
 Biteni daha ne kadar azaltabilirsin ki
 Kaç defa bitebilirsin içinde
 Sonra namluyu dışarı çeviriyorum. Sıra onları bitirmekte.
 Bendeki onları
 Yalnızsam şimdi
 Boşta kaldıysa havada asılı duran elim
 Asıldıysam ve ayağımın altında destek olmuyorsalar bana
 Artık namlu hak ettiği yöndedir.
 Parça parça ben artık
 Toparlamaya da hacet yok
 Yardım istemeyi bıraktım ben
 Kullanırlar senin acziyetini sonra
 Anladım
 Anlatıldı.

 Değiştirilemeyecek şeyler var
 O imkan yok
 Ama imkansız değil
 O arada işte
 O şeylerin kıskacında azalıyorum
 Azaldıkça artıyor kanım
 Azaldıkça parçalandıkça birleşip topaklaşıyor
 Çamura dönüyor ben
 Katı kaskatı bir çamur
 Sevgisi içinde kalmış, kendine çıkaramayan bir çamur.
 Lakin artık o kadar da etkilenmeyecek bu katılıkla.
 Aktığı yeter daha
 Pencerelerini kapatmalı.
 İçerde kalan bir tutam saflığı da kanamasın.
 Belki bulunur.
 Kozasından çıkar tekrar.
 Ama güveni
 O bitmiş dahası kaldı.
 Bene yetişemiyorum.

28.4.19

30 Mart 2019 Cumartesi

sonu

gördüğünüz tüm kötü insanlar benim. tüm iyi insanlar da benim. hepsini içimde taşıyorum. hepsini içimde yaşıyorum. haklısınız yaşanılan acıların hepsini bilemem. yaşamadığım için özümseyemem. ama bahsedilirse anlayabilirim bir miktar belki. doğrudur ki kimse başkasının acılarını anlayamaz tam olarak aslında. düşünürüm geçenleri. sonra geçmişi uzadıkça dalga geçebilmeyi öğrenirim ve onların tamamlığını indirgemiş olurum. ciddiyetinden uzaklaşırım artık taşıdıklarımın. başkası yaşamış da hissediyormuş gibi gelir bana bu durum. bu yüzden başkasının dile getirdiği acısı bana anladığımı hissettirir. ama kendi anlattıklarımın karşıya geçme oranını yahut geçse bile benimseme oranının düşüklüğü gözümdeyken aynısının başkası için de olduğunu düşünürüm. bu kadardır empati denilen. niceliği bu düşünceme kadar. ya da diğerlerinin bu düşüncesine.
-ölüm piyano verdi-


30.03.19

27 Mart 2019 Çarşamba

konuş

 üzülme diyorlar
 üzülme
 sen de uyguluyorsun hep
 çünkü sana gelen tüm öneriler önemli
 sevmezsin es geçmeyi
 bu işte
 sonra üzülmesem diyorsun
 yoğunluk yıpratmaya başladı
 üzülme
 ilişkilerin takılıp düşüyor
 üzülme
 yaşadığın yer daralmış sana
 üzülme
 sorumlulukların aksamış
 üzülme
 eskiler hatırlanma haddinde bulunmuş
 üzülme be
 üzülme sen
 dayan hep böyle
 hakkın yok çünkü ona
 o kadarına
 bilirsin insanlara hep güler yüzünü göstermelisin
 bunu ister onlar
 bir kere olsun sadece aksi olamaz.

 bırakın kederimde kaybolayım
 siz bırakın
 ben başkasını beklerim çünkü
 ve beklerim hiç çıkmaz benim
 çünkü çoktur
 niceliği değil niteliği.
 fazladır bana o bekler.
 çünküsü o bekler başkaya işler
 bana gelmez efendiler.
 ve ben de kendimle ufak konuşmalar yapıp sızılanayım bırakın.

 ama
 iyi ki varsınız.


27.3.19

17 Mart 2019 Pazar

ben efsaneyim

 analiz zamanımdır
 şimdi tam
 paylaşılması reva olan düşünleri dökmem zamanı.
 girizgahın önemi ikinci ve asıl bölüm yetişemez. fakat artık geçmeli.

 öyle ki bu yazının niteliğini tamamında pekiştirmeyip tek cümlesine odaklamak idealim değil. zihnimde terimler kafes dövüşü yaparken düşü aktarma eyleminde bulunmak da idealimi örselemekte. ancak analizimi aktararak gerçekliğime odaklanmam mümkün olacaktır. ve kelimelerle cebelleşmek zihnimi üzüyor. küçük benler bir olmuş aktar da kurtul diye tezahürat yaparken bir yandan dengeleri ayarlayamamak adına varımla yoğumla çabalıyorum. yani devam ediyorum aktaramamaya. ve bu yazı bittiğinde hedefe ulaşmış bir kaplumbağanın mutluluk dengesinde zihnimdeki küçük benleri görevlerine geri gönderebilirim. ancak o zaman işte güzele yaklaşmış olurum bir adım daha. düşündüğümü yaparak. yapmış olarak. şimdiye kadar hep aklımda kalacağına yaptım demeyi tercihledim. olamadının olumsuzluğunu üzerime almaktan çekinerek. olmadı dedim o zamanlarda. ben yaptım ama olmadı dedim. aklımdaydı gerçekleştirdim dedim. elimden gelen elimde kalmadı dedim. hep ama. ipleri elimde bulduğum ilk zamandan beri. fakat şimdi. diyorum ki elimden gelir. kalmasını istemezsem. ama artık o iplerle uğraşmak düğüm olasılığı yüzünden geri püskürtmekte beni. şimdi işte diyorum bir şeyler yapmadan pişman olayım. kendi ellerimle düğüm yapmayayım bileklerime. illa düğüm olacaksa benim yüzümden olmasın en azından. bu da bir şeylerle uğraşmaya girişme korkusunun avuntusu. ve bu sefer geride kalan olsam. hiç koşmasam sınırları bulma merakıma yenilip. zaten 'sonsuz bir at hiç koşmuyorken de attır'. ve mıknatıssız pusulam yardımıyla düzlüğe çıkarım yine elbette. bu sefer cesur olmayan kalarak. aynı zamanda bunun tedbirliğini yanımda tutarak.


a

8 Mart 2019 Cuma

Artık

 yürüyorum
 bir yolum var
 benim bir yolum var
 benim bir yolum
 benim mi yolum var
 reddederken varlığını. istemezken. bağlanmayı. bağlı kalmayı. bunların hepsi olagelirken o yolda yürümek. farkındalıksız bulunmak. uydurmak. kelime uydurmak o anına yaraşacak olasıda. an. ve ayırtkın vurgulara dikkat çekmek ana konunun yanındaki yoldan. ana yola geçememek bir türlü ve geçmeye yeltenmeyerek uzatmak.
 ilerde bir geçit var
 yoluma ulaştıran beni.
 ben demiştim yürüyorum
 bak severim belli ki adımlamayı.
 bu yol nasıl
 bu yol ayrık
 aykırı diğerlerine
 aykırı kendine
 aykırı asfalt adabına
 aykırı bir yol bu
 yol işlerinde böyle bir yol yok
 ben bulmuşum
 yol olduğunu kabul edecek olursak eğer
 çünkü dedik ya bu denli uyumsuzken olasılığına
 aslında belki de yoktur
 sana bir sır veriyorum bak
 ben de olmadığını sanarım bu yolun.
 çünkü o eski yollardan çıkalı çok oldu
 yolsuzumdur sanarım bu sebep.
 bağlılık
 yorucu sadece. ve kısaca. hem sebep hem süreç hem sonuç yoruculuk bağlılık adına. bunu istemem artık ki. biliyoruz ki bağ işleri. merkeziyetçilik uzak durulan yolumuzda. yoldan bahsolundu. aslında ona çizgi desek hem var hem yok olur. ortayı bulmuş oluruz. ve fakat bakıyorum şimdi. o zaman şair ne için seslenirdi. eksik kalırdı. yola gelmeyi bir kenara bırakmalı artık.
 demem o ki
 bu olmayan yolu bir kenara çekmeye uğraşmamalı. oldurmak kulun yetebileceği bir şey değil belli. anlama ve inanma kısmı insana bırakılan bu varı cümlesi için biraz fire verdim. bu fireler yola inancı da kaybetmiş. varı cümlelerinin gereklilik yahut hikaye geçmiş zamanda bulunması da bir sır sayılabilirdi.
 e'si şöyle
 yolları bir yerlere dahil etmek çekelemek beni aşan durumlar
 ve ben yolumda savrulmaya devam ederken ve de bir yandan yolun varlığını tescillerken zihne. başka yolları da dahil etme derdini de edinmeden. aynı zamanda dahil etmeme çabasında bulunurken ve bağlılık yoruculuğundan bir lokmaya sahipken zaten. aslında bu durumda idealim beraber koşmak olması. yahut koşmaya hevesi bulabilmek. bir yanlışın olduğunu hissettirmez. çünküsü ise şairin seslenişini sahiplenmektir belki de sadece
 'bu benim yolum susmayan
 susamayan denizlerin yolcusuyum artık
 artık yolcuyum'


az

3 Mart 2019 Pazar

yitik bi' zaman - bil

 Azaldım
 Savaşamıyorum artık
 Mecalim
 Kalmadı
 Yoruldum
 O kadar ki
 Ki gibi ki
 Yaşım yirmiliymiş gibi ki
 Küçükmüşüm daha
 Büyükmüşüm gibi ki
 Yaşla bir alakası varmış gibi ki
 Tüm mesele bu değilmiş
 Büyütmüşüm gibi ki
 Bunun farkında mısın ki
 Biliyormuşum gibi
 Ki
 Öyle ki
 Bilemiyorum

 Şimdi sana renklerimden bahsedeyim
 Renklerle aram gri gibi
 Ne sarı
 Ne kırmızı
 Ne mor
 Gri gibi
 Hem var hem yok gibi
 Gibi gibi işte
 Başına gidiyorum
 En beyazına önce
 Beyaz vardı
 Varmış
 Farkında değildim
 Bütün renklerim vardı beyazda
 Varmış
 Renkleri kaybettim sonra
 Siyah kaldı
 Kalmış
 Beyaz renklerle gidince
 Hiçbir şey kalmamış elimde
 Hiç
 O kadar hiç ki
 Siyah demişler
 Kararmış gibi pencerem
 Karaymış gibi
 Siyahmış işte
 Renkleri kaybetmişim
 Pencereyi aralamamışım siyahtan da aramamışım onları
 Pencereymiş o da
 Kapımmış pencerem
 Penceremmiş kapım.
 Gri vardı sonra
 Artık varmış değil
 Vardı artık
 Vardı ve anladım
 Pencerem yıkandıkça grileştim
 Gri oldu pencerem
 Grileştirdim
 Beyaz getirdim pencereme
 Burada dur dedim
 Dur burada
 Siyah çok karanlık
 Görmemi sağla
 Penceremde panjur olmuş beyaz da
 Ağarmışım böyle işte
 Mışım
 Gri dedim
 Vardı
 Beyaz vardı ucundan
 Diğer renkler hala yok
 Siyah hepsi gibiydi aslında
 Beyaz hiçbiri gibiydi
 Siyah da beyaz gibiydi bir yerde
 Karıştırdım akla karayı
 Ayıramadım
 Hangisinde renkler vardı bilemedim
 Bilemiyordum
 Bilemiyorum
 Gri dedim işte
 Gri vardı
 O kadar
 Alıştım griye
 Sadece gri
 Gri kaldım
 Tam ortasında ikisinin
 Griye alıştım
 Gri vardı ya
 Sen geldin pencereme
 Sen geçtin penceremden
 Sen geçtin ve uzaklaştın
 Gri gitmiş
 Miş
 Şimdi siyah ve beyaz var penceremde
 Hangisi hangisi hala bilemiyorum
 Sen biliyorsundur
 Renkleri özlemişim bir de biliyor musun
 Bil ama
 Gri gibi özledim renkleri
 Ne sarı
 Ne kırmızı
 Ne mor
 Gri gibi
 O da varmış gibi işte
 Kalmış gibi

 Özletme
 Özledim çünkü.
 Ve
 Gel
 Renklerim
 Sendeymiş
 Miş.


7

25 Şubat 2019 Pazartesi

kaldım

 tümsekler
 bazıları aşılması gerekir
 yollar dağlar aşılır kolaydır
 bu tümsekler
 görünmez dağlara dönüşür birike birike
 ve sadece bir yönden görünüyorsa bu yığıntı
 diğer tarafa da ışık tutmalıdır.
 evet çok gereklilik bu.
 ve gerekliliğin bile sıfatı olduysa ciddiyiz deriz.

 sonra bulutlar
 güneşe izin verir
 ve sımsıcak ısınır sarısından.
 ve devam ederiz
 devam deriz.
 aydınlanınca tümsek görünür oluverir
 ve düzleriz yolumuzu
 kocaman sarılıp yıkarız kötülerimizi.
 nolursa olsun
 yan yana ve güzelizdir.
 sonra yol girmek ister araya yine
 firar eden iki yağmur damlasının serinliği üşütmeye kalkar
 artık büyümüşüzdür.

 ve platonik listesiyle dumanlanırız.


a

12 Şubat 2019 Salı

alıntı var

 dinlenilmek değerli olduğunu hissetmektir.
 bu kadar işte.
 insanlar sıra gelsin diye susuyorsa sadece 'tanımlanamayan bir hüzün' vardır oralarda bir yerde
 ben bugün hüznü ipe astım
 bugün bildiklerimi kendime umutladım
 bugün özlemeyi doyurdum
 bugün büyümüşüm ben
 bugün yaşadım ben
 geçiştirmedim
 kurtarmakla uğraşmadım
 iyim vardı
 kötüm olmasındı
 ama var
 ama istenmeyenden.
 simitim vardı mesela kuruydu
 üşümem vardı terlemişti
 'gülmem' vardı ilaç içtim
 canım sıkıldı çok, kuş vurmadık bugün
 onun an'ı başkaydı çünkü.
 arabam vardı vitesliydi.
 büyümem vardı sonra
geldi hatırlattı kendini
 bugün işte bugün bir gündü.
 pikoyu susturdum bugün
 yazmaya sakla dedim.
 yağmayalım ama dedim. onayladı.
 yağmayalım ama dedik.
 tamamlanamadım ama
 metalik kokusu kaldı kalemin.
 ve bölündük.


a

10 Şubat 2019 Pazar

bi' zaman - denemek

İnsanların dert bardaklarında damla olduğum an parçalarında kızıyorum
Yıkıyorum böyle
Kendimi
Çevremi
Kırıp parçalamak
Bir gülleyim
Döndüğüm her yönün ardımda
Kırıklar oluyor
Üzgünüm
Çok
Doluyum dolu
Bir şeyler fazla
Bayâ fazla
Hepimize
Benden taşıp çevreme taşıyor böyle
Çözemedikler gelir dolaşır damarlarımda
Ve ben
Yorulurum
Her şeyden artık
Elimden kayıyor iplerim
İpler-diğerleri dahil-
Doruklar beni yoruyor
Keşke olmak istediğim olsam
Olmadı
Kalsam
Keşke olmak istediğim kalsam
Olup kalsam
Orda oracıkta
Kötüleniyorum kendime
Artık uyumalıyım
Ama yaşamadan bu kısa ölümler ürkütücü ki
Korkuyorum
Korku korku
Neyden nasıldan
Geçmişten gelecekten insandan
En çok kendi'den ama
İdimden
İdimizi eğitebilseydik
Alfa olabilirdik
Delta olduk
Kaldık.
Tıkalıyız şu sıra.


8

5 Şubat 2019 Salı

pike

 daha size ne anlatabilirim ki
 bu olan
 bakıyorsunuz
 açıklamak yıkıntı artık. böyle süremiyorum.
 gerçekten
 tükendi tüm mutum
 tüm umut um.
 yağmaksa bünyevi yorgunluktan başka edere sahip değil
 artık işe yaramıyor öyle.
 ama yağmadan daha kötüyüz
 gerginiz
 hatta hatta yersiz gelen misafirlere sebep bu yağış.
 dökülmek de oyalayıcı bi' taşım daha
 ferahlatıcı az da.

 anlamlanamayan meseleler var
 en yakınsın
 en yakındın
 acaba hep aynı ıralıkta kalsaydın nasıl olurdu ruhaniyetim
 düşünüyorum
 daha az kırık.
 çok bütünmüş gibi
 çok mükemmelmiş gibi
 çok anlamlanıyor gibi.
 daha ne anlatabilirim ki
 bir kere denemişsem ve umursanmamışsa kelimelerim. bu durum beni değeri yok mu yapardı.
 bir kerem daha kalmış mı açık eylemeye yağmur damlalarını
 kalmamış gibi sezileniyor burdan
 ordan kaldıysa bana anlamlandırmak ister miydin
 çünkü anlamıyorsun ama buna ihtiyaç var burda.

a

27 Ocak 2019 Pazar

bi' zaman - lehterli

 Oysa bu şarkıda hep umuttum ben.
 'Son
 Yol
 Niye yok
 Ama
 Olan olmuş Aysel'
 İsme yazılan bir şarkı
 İsme yazılan bir şiir.
 Bugün birine şiir yazmanın güzelliğinden bahsolundu. Güzel bir şey. Ziyadesiyle. O an birine yazdığımdan düşündüm. O kişi ya da kişiler daha ileride saklar mıydı acaba o yazıları. Evet yazıydı esasen o parçalar. Ve dedim kendi kendime. İlginç. Aslında böyle bir şey demedim. Sadece nereye bağlayacağımı/ yazacağımı bilemeyince uydurma yoluna gittim.
 Diyordum ki keşke mesela haberi olmasaydı yazılanlardan. Bir insana verilen değeri bu denli belli etmek doğru mudur acaba? Çünkü sonra fazla okşanan ego karşısındakini alçaltır mı kişinin gözünde. Bu denli içselleştiyse bir takım hisler nasılsa vazgeçemez düşüncesi baskın gelir mi acaba. Belki. Aslında buna ben cevap veremem.
 Fakat ne kadar olursa olsun şöyle de bir gerçek var, bildiğim. Fazla vazgeçilmezlik düşüncesi kâr değil, kaybettirir. İnsanlara bekledikleri tepkileri vermezseniz bazı ilişkilerden tek taraflı eğlenceler çıkabilir. Hayat bu kadar ufak sapkınlıklar için fazla düzse bu bu onun kafasına takacağı bir durum olmalı. Ve zaten çizmek istenilen yolu kendi tarafına çeker. Ve kendi düzlüğünü sizin patikanızdan ayırır. Bu, düzlük isteyen hayatın tercihi. Fakat şöyle de bir şey mevcut ki benim önümdeki çizgiyi sonsuza kadar çizecek umudum ve enerjim var.
 Umut varsa enerji de olur. Çünkü umut da bir enerji değil midir esasen. 'Bulut beyaz, umut değil.'
 Öyle işte.
 Öyle kelimesiyle oynaşalım bir miktar. Anlattım anlattım, döküldüm ve bir nefes aralığında hem söylenileni tartmak hem de ilerideki cümlelere ufacık göz atmak kelimesi öyle.
 Hem de böyle boş. Bu denli.
 Diyecektim ki lehter bazıları üzgün biri oluyorum. Geçiyor sonra. Ama unutmuyorum. Yine mutsuz oluyorum bir süre sonra. Ve bu bir süreler azalan bir şeyler. Matematik bilgimden cümleme yeteri kadarı kalmış olsaydı nitelikli olabilirdi karalamam.
 Geldim.
 Dedim ki lehter ve diyorum ki nasıl yapalım bu hüzünleri. Bu kurumuş yaprak birikintilerini. Çünkü biliyorsun ki orada hepsini alacak yer yok ve sıkışınca parçalanıp dağılma işine girişiyorlar. Ve bu durum bazı işleri zorlaştırıyor kendi adıma. Çünkü lehter, baklava hamurunun görüneninden arkasını çekmeye gerek var mıdır tekrardan. Çünkü baklava hamuru zaten arkasını gösterecek kadar incedir. O denli şeffaftır ya. Daha ne yapmalı bu korlarla.
 Neden daha fazlasına gerek olsun ki çünkü.
 Nasıl bu denli görmezlik olabilir, üstelik bakarken. Ve geçti bitti sanarken.
 İnsanların başını tutup çeviremezsin lehter.
 İnsanların kafasına da vuramazsın göstermek istediğini, bana inan.
 Fazla inceldi gene
 çukurları yamayan örtü.
 Sızılamıyor meraklanma.
 Az önce sordum tam da.
 Sorun yok dedi bana
 o kadar değil korlar dedi.
 O kadar değilse hâlâ umut var lehter
 o kadar olduğunda bile vardı ki.
 Yanisi lehter
 umutum yine.


9

5 Ocak 2019 Cumartesi

bi' zaman - İyi bilin


 Başım.
 Arkası.
 Fena.
 Canım
 Gözüm
 Dağlıyor
 Fiziksel dağlamak
 Ağrım da hakkını veriyor.
 Başlıyoruz.
 Tekrar ve tekrar
 Artık yeter ama.
 Aynıları olmasın.
 Aynı ruh haline dönmeyeyim yine.
 Yıpranıyoruz.
 Yıpratıyoruz.
 Zor
 Bir şeyler gitmiyor.
 Karışık durumlar.
 İçimde kıskanç birisi var.
 Onun içinde de var.
 Ben hep sustururum içimi
 Sus derim.
 Konuşma
 İyiyi yap.
 İyi sayılanı yap.
 İyi ol.
 İyi düşün.
 İyi davran.
 İyi bilin.
 İyi bilsinler.
 Bu
 Bu beni yoruyor
 Ziyadesiyle.
 Benlik kim
 Onunla konuşma yapsak mesela.
 Desem ki bana sınırlarını anlat
 Ben buyum de
 Ki beni tanımayan ben de ona göre davransın.
 Her daim her zaman içimden geldiği gibi miyim ben?
 İyi mi yoksa içimden gelen mi yönlendiriyor beni?
 Halbuki 'içimden gelen değil miydi asıl olan'
 İşte
 Benim yorgunluğum en çok iyiden.
 İyi
 Denetim.

 Denetimin için önüne geçmesi.
 İyi bilinmek zor değil ve en ciddi cümleler en basitleri aslında
 Fark edersen.
 Et.

 İç
 Denetim
 Sıkıcı
 Boğucu
 Azaltıcı
 İç sıkıcı denetim
 İç boğucu denetim
 İç azaltıcı.
 Azaltıyor.
 Benlik için dolması.
 Zeytinyağlı iç dolması
 Bol limonlu.

 Sıkışıklık.
 Mesela bir otobüste
 Konserde
 Trafikte
 Daraltır.
 İçte peki?
 İçteki duvarlar.
 Önce duvarlarını yerleştirmişler
 Sonra bir bakmışsın
 Artık her yer duvar.
 Sıkışmışsın.
 Mesela yazı yazıyorsun
 İlkokuldasın
 Yeni öğrenmişsin daha yazmayı
 Böyle yazsam daha mı iyi bilirler diyorsun.
 Sonra oyun oynuyorsun
 Takım oyunu
 Böyle vursam daha mı iyi bilirler diye düşünüyorsun.
 Bu yüzden kendinle yeteri kadar idman yapmadan açılamıyorsun
 Ve bu yüzden yedektesin.
 İçinden önce görevlerini yapmak geliyor
 Önce okuldan verilen ödevleri yapıyorsun eve gelince.
 Seviyorsun bu iş bitirme rahatlığını
 Duvarların sınırları içinde hem.
 İyi biliniyorsun.
 Sonra büyüyorsun.
 Her keşfinde duvarlar çarpıyor sana
 Sıkıştırıyor keşfettikçe.
 Benliğinin duvar dışında kalan kısmına ulaşamıyorsun.
 Bu yüzden benlik kim bilmiyorsun.
 Büyümeye devam ediyorsun.
 Sonra duvarların denetimi dışındaki kötü saldırıya geçiyor
 İyi bilinmiyorsun.
 Sonra n'oluyor?
 Kötü
 Fark ediyorsun onu.
 İyi bilmeliler
 İyi bilsinler.
 Duvarlar
 Seni denetleyen duvarlarla kötüyü tanıştırıyorsun.
 Alışmışsın duvarlara sen.
 Kötüyü sıkıştırıyorsun duvarlar arasına.
 Hapsediyorsun.
 Kaybediyorsun.
 Kötü gidiyor
 Kayboluyor işte.
 Yanındakileri de götürüyor.
 Sonra hayata bakıyorsun.
 Duvarların üstünden
 Ellerini nasıl koysan daha iyi bilirler diye düşünüyorsun.
 Nasıl konuşursan daha iyi bilirler diye düşünüyorsun.
 Nasıl yersen
 Nasıl yürürsen
 Nasıl içersen
 Nasıl oyun oynarsan
 Nasıl vurursan topa
 Nasıl bakarsan
 Artık fikirlerin de nasıl mı oldu senin
 Yoksa çok mu düşünmeye başladın?

 Sonra büyüyorsun
 Duvarları itmeye başlıyorsun
 Denetlenen duvarları itmek kolaymış bir nebze
 Senin duvarların
 Onları yıkmaya çabalıyorsun
 İyi bil diye
 Artık sen iyi bil yeter.
 Ve senin iyin.
 Çünkü
 O
 Senin.

 Büyüyorsun sonra
 Yine büyüyorsun.
 Ufacık şeyler duvarların sıkışıklığının gerginliğini ortaya çıkarıyor.
 Bir de başın
 Ağrıyor.


7

4 Ocak 2019 Cuma

belki de

 kafası kendinden mi bile güzel
 bi derdi mi var
 artık bi derdi mi kaldı
 bi derdin olmak zorunda mı
 zorunsaymışsın gibi
 ama değilsin
 çekme kendini
 meraklanma
 güzel olacak
 o kadar
 o kadar güzel olacak ki her şey
 heeeer şey
 şaşacaksın
 daha önce nasıl da şaştın
 yine öyle olacak
 siz bilmezsiniz bunu
 kimse hiçbir şeyi bilmez zaten
 en çok ben ama
 bilmem
 bu yüzden nedendim
 bi' zaman işte.

 şeftali kompostosu rengi
 bunu bilen iki kişiyiz toplam
 öyle kalalım dedim

 ve şimdi
 bir istiridyenin kıymetli incisi
 gibi bir şeyler oluyor
 bazenlerden biri bu da
 -buda mı-
 hayır bu da
 başımıza geldi
 yeterinde geyiğim vardıysa
 varsın olsun
 biz de dumanlanalım
 ve uçuşalım
 baharmış gibi
 baharmışız
 gibi
 hep bir gibi var evet
 bu da ayrı bir sadecelik durum
 hadi artık
 öptüm.

a

3 Ocak 2019 Perşembe

bi' zaman - lüle

 Bazen tespitlemeler olur
 yapılır
 yaparız
 yaparım.
 bazen
 bu tespitleri
 harcamak istemem
 tüm gözlerde
 tüm zihinlerde
 anlama/bilinme oranının düşüklüğüne üzülmektense
 gizlerim
 az kişi bilir
 özdürler ama
 tespittirler.

 mesela
 mut yokken
 ayrıntılar
 kendini gösterir
 tüm inceliğiyle
 müziğin fark edilmeyen notaları anlaşılır
 yürürken taşların renginin düzensizliği
 ayırt edilir
 mesela yüzdeki çizgiler gözlenir
 iç sesle sonsuz çeşitlilikte konuşmalar olur
 kısa kısa olur hepsi ama
 uzaması hoş olmaz
 alenen görünen
 ama
 herkes bir tek kendi gördüğünü sandığı için
 kimsenin dile getirmediği meseleler var ya mesela
 iç sesle olan konuşma bu kasıntılıkta olur işte
 bir şeylerden kaçarak
 kıyın kıyın konuşulur
 sonra başka bir konu
 başka bir taş
 bir renk
 çizik
 bir şeyler işte.

 yorar evet
 ama kaçarsın işte kendinden
 gerçekliğinden
 gerçeklerinden
 sadece kaçarsın
 ötelersin.

 ama
 mesela mut var
 yeterinde var
 en kâfiliğiyle
 o zaman da işte
 dinlenilenin o kadar farkında olmuyorsun ki
 bir insan
 bir müzik
 yazılar
 bir şeyler
 hakkını veremiyorsun an parçalarının sanki
 mutun hakkını verirken
 dalgaların hakkını verirken
 düşünmüyorsun parçaları
 düşünemiyorsun
 beynin de dalgalı
 lüle lüle böyle.

 yapabileceğin en hakkı verilesi şey
 istemsizce mut kaynağına bırakmak kendini
 lülelen fırsatın varken
 ne demiştik lehter
 yaşayacak zamanın varsa
 yaşa.

8