ölüm
ölmek var
ilginçtir yeni farkım
korkum ölmeye değil sürünmeyeymiş
hastalıklar bu yüzden incitirmiş ben'i
ve her dönemsel imtihanımda birikir birikir
sonra yüklenir ben'e diğerleriyle bir
ben de yazarım
bir şeylerimi toparlamam zordur benim bilirim
devamlı kurmaya devam etsem de yaşam duvarlarımı
farkındalık duvarlarımı
insancıl duvarlarımı
aradan tuğlalar kopar kopar ayrılır
onları tamire dönerim sonra
ders bile çıkartırım bazen inanmazsınız
öyle görünmem dışa
ağlaklık yaparım ben tamamlanırken ve.
duvarlarım tamamlandıkça idealim oluşur
zihnimdeki idealime yaklaşırım duvarlandıkça,
ekledikçe tuğlaları
tamamlandıkça.
idealim kararlı
idealim hasar almıyor insanlardan
onları kendine zarar veremeyecek olarak konumluyor
idealim özgüvenli ve de.
idealim olarak yaşamak
ya da
yaşamıma idealimi katmak
onu gerçeklemek
ben'i mutla kılıyor
uzak tutuyor hüzünden.
acı çekmekten.
kendini törpülemek canını kanatır,
ama yaşamalısındır bazıları
ki tuğlaların sağlamlaşsın
ki insan ol-a-bil.
artık önemli değil diğerlerinin keyiflerinden sızan çatlaklar
ben'in üzülmesi yerine
ben'in tavizleri yerine.
önemli olan benlerdir
herkes için böyleymiş bu
herkesin kendi ben'i en önemliymiş
kırıldıkça anladı ben bunu.
artık kırılmak istemedikçe anladı.
çizgilerini yeniden çizmek istedikçe anladı.
anlaması kıt biraz ben'in galiba.
kafasına vura vura canını kanatmadıkça anlamıyor bazı şeyleri.
acıması lazım bi' önce sağlamından
sonra büyüyüp durum kontrolü yapabilir
bu yüzden büyümüş olmak ben'de çok önemli bir yere sahip.
utanmaz o büyümeyi dillendirmekten.
ve herkesle tanışmayı önemsemez artık
herkese iyi olmayı
herkese iyi kalmayı
kendinden verdikleri oluyor çünkü sonra
canı acıyor yok yere
çünkü o verdikleri gelmiyor hiç yeterinde.
ben'in çevresindekiler eliyorlar kendilerini sonra
ya sessizce
yahut ben'den istedikleriyle
sonra
ben'e kalan verdiği kadar aldıkları oluyor
geçmişler değil bu bahsolunan
şimdiden sonrakiler
şimdiler ve sonrakiler
ve ben muta sahip oluyor sonra
değerin değerini görüyor
biliyor onu
muta sahip oluyor
gerçek muta
ve yitenlere sızılanmaktansa
artık yanındakilerle mutta adımlıyor ben
ben biraz geç anlıyor galiba.
Δ
8.10.19
8 Ekim 2019 Salı
2 Ağustos 2019 Cuma
sardunya
bazen çok bekliyorum
niye çok bekliyorum ki
zaten niye insanlardan bir şeyler bekleriz
ne bu üzüntüye heves
bazen de yağıyorum çok değil
önceden çoktu ya
o kadar çoktu ki
kuru kalmazdı yanaklarım
sonra büyüdüm.
arkadaşım var
bi' tane
bi' tanecik arkadaşım değil ama
her neyse
ben ona gidebilmek için kendimi üzdüm
sonra gördüm ki o da bana gelmiş
sevindim o zaman
hatta mutlu oldum
daha sonra ama ıradık
bunda suçlu tartışıldı, bulamadık.
sonra da gözden ıradık
yanlışlar oldu biraz, yanlış yanlışlar bulduk
ben buldum, o bildi, o buldu, ben bildim.
bir çiçek vardı onun toprağı çatladı
o çatlaktan işte sızdım ben dibe.
sonra yukarı çektim kendimi hafifleme hevesine
kaçtım biraz gerçekten saksıya saklandım
mut buldum kendimde onunla avundum sahibim deyip
büyüdüm daha
hafifledim de daha
çıktım buharlaşıp o çatlaktan
rüzgara atladım gezdim festivalleri
pamuk kadar hafiftim de bilir misiniz
işte böyle
bazen saksının dibini anımsar olurum
ama inemem artık oraya tekrar
saksıya kadar inerim de dibini görmem
görmek istemem tek sebebi budur
canımı sıkar artık bu
böyledir artık.
canımı sıkardım hep
sıkmak boğazlamak daraltır beni
elimden dahası gelir
ama dahasına mecal kalmamıştır o elimde
dahasında burdayımdır ama
bilirsiniz belki
bazen bilebilirsiniz.
02.36
a
19 Haziran 2019 Çarşamba
"yaşamak alışmaktır"
özür dilerim
denemekten bıkmamışlığım için
geç akıllandığım için
fazla hevesli olduğum için.
senden önce hayatıma başkalarını almaya çalıştığım için.
kendimi affedemediğim bir özür bu
evet ben barışık değilim hâlâ kendimle
uzlaşamadığımız çok fazla nokta var ki hâlâ daha.
ben yorgunum
kendime oluşturmaya çalıştığım yolum
ayaklarımın altından kayıp giderken
ona yetişmeye çalışmaktan.
"birbiriylebağlantılıyüzbinlerceyılım var"
çözmeyi öğrenemedim daha problemlerimi
üzgünüm
seni tanımadan daha bu kadar tanıdığım için
yanlış mı yaptığım bilmeden devamladığım için
gerçeklik olması ihtimaline henüz varmada olduğum için.
yaşarken ayıkmam ben duruma
kasten yapmadığım bir karakteristiğim diyelim buna
ama niye bu kadar bensin.
yani nasıl bu kadar ben olabilirsin ki.
nasıl mümkün olabilir bu.
tüm çarklar dönmüş ve buraya getirilmişiz sanki
o kadar tesadüfî ki olanlar
olmakta olanlar
ve olabilecekler.
alışmak için bir mühlet gerekli sanki
o vakit ayıkırım belki duruma
ciddiyetimize
güzelliğimize
ki bu kadar yakışıklıyken
olan güzelliğe gölge düşürmek
bir suçsa
suçlu bir benimdir.
15.6.19
15.6.19
4 Haziran 2019 Salı
yuva
düşünsene bir
çocukların için hayatını birleştirdiğin insana sabrediyorsun.
sonra çocukların büyüyüp eve uğramaz oluyorlar.
kimseye güvenemez oluyorsun -lafta değil ha-
ve burulmaya devam ediyorsun
içine atıyorsun
her cümlen sitem içeriyor
her cümlen batıyor sana ve çevrene
ağrımaya bile fırsatın yok
sürekli toparlayan olmak zorundasın çünkü.
onca kırıklarına rağmen devam ediyorsun kendin olmaya
onlara karşı bile kendin olmaya.
belki bilmiyorsundur ama bu durumdan memnun değildir o çocuklar
keşke sabır biriktirmeseydin böylesine
senin gözünden akan her damla yaşa sırf yağıp ferahla bir nebze diye canı acımaz gibi normal bakmanın ağırlığı
belki senin omzunun ağırlığı kadar sivri değildir.
ve belki bu yüzdendir ağrıların.
basit bir hastalık olarak vursa da tedavi olup kurtulsalar hep beraber
sanki güzel olurdu.
sürekli bi' kötüye gitme olmazdı.
belki artık ayrılık vaktidir bazı açılardan kim bilir
belki de birinin ölümüdür bekleniyor
bu kadar çaresizliktedir belki umutları çocukların.
4.6.19
15 Mayıs 2019 Çarşamba
'dünya büküldü'
üzgünüm
ayakta durmam lazım biliyorum
dik durmam.
olumsuzluk çizmek değil isterim
azala azala devamlamak ve.
azala azala da olsa devamlamak
şarkılarım var benim
en sevdiklerim
onları niye en severim bilir misiniz
onlar beni yoğunlaştırır
onlar beni yoğuşturur
yağarım ben de
ama sadece yağmak değil sebep
sonuç sadece ki o
sonuçların birisi.
sonra
acıtır beni o şarkılar
bazıları katlanıp acırım.
geneliyse katlanmak istemem.
çünkü zaten zordur mutu yüzeyde tutmak bende.
buranın insanı kor
bilmez ki senin acıdığını
bilmek istemez.
yağmanı istemez öyle yanında
bu yağmanın mesuliyetinde olmak istemez.
yanındaysan mesul olduğunu sanar çünkü
sadece yalnız olmak istemezsin
yağarken boğulmamak içindir.
neden anlaşılmaz böylesi
neden sadece acımaktır kabul edilemez.
neden sadece gülerken varsınız.
neden etkisiziz
hepimiz.
varlık ve yokluğum farksızsa neden orda olmalıyım
konuşmak zorsa neden beraber zoru başaramayalım
neden o kayayı yalnız taşıdığımı düşerim.
görmemek duymamak bilmemek
bilmeyi istememek neden.
neden korsunuz siz.
oysa bir başlasaydık
ben size yük olmazdım ki
ben kimseye yük olmazdım.
anlaşılmak isterdim
bi' de olumsuzluk çizmek değil isterdim.
15.5.19
ayakta durmam lazım biliyorum
dik durmam.
olumsuzluk çizmek değil isterim
azala azala devamlamak ve.
azala azala da olsa devamlamak
şarkılarım var benim
en sevdiklerim
onları niye en severim bilir misiniz
onlar beni yoğunlaştırır
onlar beni yoğuşturur
yağarım ben de
ama sadece yağmak değil sebep
sonuç sadece ki o
sonuçların birisi.
sonra
acıtır beni o şarkılar
bazıları katlanıp acırım.
geneliyse katlanmak istemem.
çünkü zaten zordur mutu yüzeyde tutmak bende.
buranın insanı kor
bilmez ki senin acıdığını
bilmek istemez.
yağmanı istemez öyle yanında
bu yağmanın mesuliyetinde olmak istemez.
yanındaysan mesul olduğunu sanar çünkü
sadece yalnız olmak istemezsin
yağarken boğulmamak içindir.
neden anlaşılmaz böylesi
neden sadece acımaktır kabul edilemez.
neden sadece gülerken varsınız.
neden etkisiziz
hepimiz.
varlık ve yokluğum farksızsa neden orda olmalıyım
konuşmak zorsa neden beraber zoru başaramayalım
neden o kayayı yalnız taşıdığımı düşerim.
görmemek duymamak bilmemek
bilmeyi istememek neden.
neden korsunuz siz.
oysa bir başlasaydık
ben size yük olmazdım ki
ben kimseye yük olmazdım.
anlaşılmak isterdim
bi' de olumsuzluk çizmek değil isterdim.
15.5.19
29 Nisan 2019 Pazartesi
Kum
Kendime yetişemiyorum
Bazen öyle oluyor ki
Hani diyorum kendimden uzakta kalayım
Madem yakalamak mümkün değil
Birilerinin olmasını istiyorum
Yanımda bekliyorum
Öyle mecalsizim
Biteni daha ne kadar azaltabilirsin ki
Kaç defa bitebilirsin içinde
Sonra namluyu dışarı çeviriyorum. Sıra onları bitirmekte.
Bendeki onları
Yalnızsam şimdi
Boşta kaldıysa havada asılı duran elim
Asıldıysam ve ayağımın altında destek olmuyorsalar bana
Artık namlu hak ettiği yöndedir.
Parça parça ben artık
Toparlamaya da hacet yok
Yardım istemeyi bıraktım ben
Kullanırlar senin acziyetini sonra
Anladım
Anlatıldı.
Değiştirilemeyecek şeyler var
O imkan yok
Ama imkansız değil
O arada işte
O şeylerin kıskacında azalıyorum
Azaldıkça artıyor kanım
Azaldıkça parçalandıkça birleşip topaklaşıyor
Çamura dönüyor ben
Katı kaskatı bir çamur
Sevgisi içinde kalmış, kendine çıkaramayan bir çamur.
Lakin artık o kadar da etkilenmeyecek bu katılıkla.
Aktığı yeter daha
Pencerelerini kapatmalı.
İçerde kalan bir tutam saflığı da kanamasın.
Belki bulunur.
Kozasından çıkar tekrar.
Ama güveni
O bitmiş dahası kaldı.
Bene yetişemiyorum.
28.4.19
Bazen öyle oluyor ki
Hani diyorum kendimden uzakta kalayım
Madem yakalamak mümkün değil
Birilerinin olmasını istiyorum
Yanımda bekliyorum
Öyle mecalsizim
Biteni daha ne kadar azaltabilirsin ki
Kaç defa bitebilirsin içinde
Sonra namluyu dışarı çeviriyorum. Sıra onları bitirmekte.
Bendeki onları
Yalnızsam şimdi
Boşta kaldıysa havada asılı duran elim
Asıldıysam ve ayağımın altında destek olmuyorsalar bana
Artık namlu hak ettiği yöndedir.
Parça parça ben artık
Toparlamaya da hacet yok
Yardım istemeyi bıraktım ben
Kullanırlar senin acziyetini sonra
Anladım
Anlatıldı.
Değiştirilemeyecek şeyler var
O imkan yok
Ama imkansız değil
O arada işte
O şeylerin kıskacında azalıyorum
Azaldıkça artıyor kanım
Azaldıkça parçalandıkça birleşip topaklaşıyor
Çamura dönüyor ben
Katı kaskatı bir çamur
Sevgisi içinde kalmış, kendine çıkaramayan bir çamur.
Lakin artık o kadar da etkilenmeyecek bu katılıkla.
Aktığı yeter daha
Pencerelerini kapatmalı.
İçerde kalan bir tutam saflığı da kanamasın.
Belki bulunur.
Kozasından çıkar tekrar.
Ama güveni
O bitmiş dahası kaldı.
Bene yetişemiyorum.
28.4.19
30 Mart 2019 Cumartesi
sonu
gördüğünüz tüm kötü insanlar benim. tüm iyi insanlar da benim. hepsini içimde taşıyorum. hepsini içimde yaşıyorum. haklısınız yaşanılan acıların hepsini bilemem. yaşamadığım için özümseyemem. ama bahsedilirse anlayabilirim bir miktar belki. doğrudur ki kimse başkasının acılarını anlayamaz tam olarak aslında. düşünürüm geçenleri. sonra geçmişi uzadıkça dalga geçebilmeyi öğrenirim ve onların tamamlığını indirgemiş olurum. ciddiyetinden uzaklaşırım artık taşıdıklarımın. başkası yaşamış da hissediyormuş gibi gelir bana bu durum. bu yüzden başkasının dile getirdiği acısı bana anladığımı hissettirir. ama kendi anlattıklarımın karşıya geçme oranını yahut geçse bile benimseme oranının düşüklüğü gözümdeyken aynısının başkası için de olduğunu düşünürüm. bu kadardır empati denilen. niceliği bu düşünceme kadar. ya da diğerlerinin bu düşüncesine.
-ölüm piyano verdi-
30.03.19
-ölüm piyano verdi-
30.03.19
27 Mart 2019 Çarşamba
konuş
üzülme diyorlar
üzülme
sen de uyguluyorsun hep
çünkü sana gelen tüm öneriler önemli
sevmezsin es geçmeyi
bu işte
sonra üzülmesem diyorsun
yoğunluk yıpratmaya başladı
üzülme
ilişkilerin takılıp düşüyor
üzülme
yaşadığın yer daralmış sana
üzülme
sorumlulukların aksamış
üzülme
eskiler hatırlanma haddinde bulunmuş
üzülme be
üzülme sen
dayan hep böyle
hakkın yok çünkü ona
o kadarına
bilirsin insanlara hep güler yüzünü göstermelisin
bunu ister onlar
bir kere olsun sadece aksi olamaz.
bırakın kederimde kaybolayım
siz bırakın
ben başkasını beklerim çünkü
ve beklerim hiç çıkmaz benim
çünkü çoktur
niceliği değil niteliği.
fazladır bana o bekler.
çünküsü o bekler başkaya işler
bana gelmez efendiler.
ve ben de kendimle ufak konuşmalar yapıp sızılanayım bırakın.
ama
iyi ki varsınız.
27.3.19
üzülme
sen de uyguluyorsun hep
çünkü sana gelen tüm öneriler önemli
sevmezsin es geçmeyi
bu işte
sonra üzülmesem diyorsun
yoğunluk yıpratmaya başladı
üzülme
ilişkilerin takılıp düşüyor
üzülme
yaşadığın yer daralmış sana
üzülme
sorumlulukların aksamış
üzülme
eskiler hatırlanma haddinde bulunmuş
üzülme be
üzülme sen
dayan hep böyle
hakkın yok çünkü ona
o kadarına
bilirsin insanlara hep güler yüzünü göstermelisin
bunu ister onlar
bir kere olsun sadece aksi olamaz.
bırakın kederimde kaybolayım
siz bırakın
ben başkasını beklerim çünkü
ve beklerim hiç çıkmaz benim
çünkü çoktur
niceliği değil niteliği.
fazladır bana o bekler.
çünküsü o bekler başkaya işler
bana gelmez efendiler.
ve ben de kendimle ufak konuşmalar yapıp sızılanayım bırakın.
ama
iyi ki varsınız.
27.3.19
17 Mart 2019 Pazar
ben efsaneyim
analiz zamanımdır
şimdi tam
paylaşılması reva olan düşünleri dökmem zamanı.
girizgahın önemi ikinci ve asıl bölüm yetişemez. fakat artık geçmeli.
öyle ki bu yazının niteliğini tamamında pekiştirmeyip tek cümlesine odaklamak idealim değil. zihnimde terimler kafes dövüşü yaparken düşü aktarma eyleminde bulunmak da idealimi örselemekte. ancak analizimi aktararak gerçekliğime odaklanmam mümkün olacaktır. ve kelimelerle cebelleşmek zihnimi üzüyor. küçük benler bir olmuş aktar da kurtul diye tezahürat yaparken bir yandan dengeleri ayarlayamamak adına varımla yoğumla çabalıyorum. yani devam ediyorum aktaramamaya. ve bu yazı bittiğinde hedefe ulaşmış bir kaplumbağanın mutluluk dengesinde zihnimdeki küçük benleri görevlerine geri gönderebilirim. ancak o zaman işte güzele yaklaşmış olurum bir adım daha. düşündüğümü yaparak. yapmış olarak. şimdiye kadar hep aklımda kalacağına yaptım demeyi tercihledim. olamadının olumsuzluğunu üzerime almaktan çekinerek. olmadı dedim o zamanlarda. ben yaptım ama olmadı dedim. aklımdaydı gerçekleştirdim dedim. elimden gelen elimde kalmadı dedim. hep ama. ipleri elimde bulduğum ilk zamandan beri. fakat şimdi. diyorum ki elimden gelir. kalmasını istemezsem. ama artık o iplerle uğraşmak düğüm olasılığı yüzünden geri püskürtmekte beni. şimdi işte diyorum bir şeyler yapmadan pişman olayım. kendi ellerimle düğüm yapmayayım bileklerime. illa düğüm olacaksa benim yüzümden olmasın en azından. bu da bir şeylerle uğraşmaya girişme korkusunun avuntusu. ve bu sefer geride kalan olsam. hiç koşmasam sınırları bulma merakıma yenilip. zaten 'sonsuz bir at hiç koşmuyorken de attır'. ve mıknatıssız pusulam yardımıyla düzlüğe çıkarım yine elbette. bu sefer cesur olmayan kalarak. aynı zamanda bunun tedbirliğini yanımda tutarak.
a
a
8 Mart 2019 Cuma
Artık
yürüyorum
bir yolum var
benim bir yolum var
benim bir yolum
benim mi yolum var
reddederken varlığını. istemezken. bağlanmayı. bağlı kalmayı. bunların hepsi olagelirken o yolda yürümek. farkındalıksız bulunmak. uydurmak. kelime uydurmak o anına yaraşacak olasıda. an. ve ayırtkın vurgulara dikkat çekmek ana konunun yanındaki yoldan. ana yola geçememek bir türlü ve geçmeye yeltenmeyerek uzatmak.
ilerde bir geçit var
yoluma ulaştıran beni.
ben demiştim yürüyorum
bak severim belli ki adımlamayı.
bu yol nasıl
bu yol ayrık
aykırı diğerlerine
aykırı kendine
aykırı asfalt adabına
aykırı bir yol bu
yol işlerinde böyle bir yol yok
ben bulmuşum
yol olduğunu kabul edecek olursak eğer
çünkü dedik ya bu denli uyumsuzken olasılığına
aslında belki de yoktur
sana bir sır veriyorum bak
ben de olmadığını sanarım bu yolun.
çünkü o eski yollardan çıkalı çok oldu
yolsuzumdur sanarım bu sebep.
bağlılık
yorucu sadece. ve kısaca. hem sebep hem süreç hem sonuç yoruculuk bağlılık adına. bunu istemem artık ki. biliyoruz ki bağ işleri. merkeziyetçilik uzak durulan yolumuzda. yoldan bahsolundu. aslında ona çizgi desek hem var hem yok olur. ortayı bulmuş oluruz. ve fakat bakıyorum şimdi. o zaman şair ne için seslenirdi. eksik kalırdı. yola gelmeyi bir kenara bırakmalı artık.
demem o ki
bu olmayan yolu bir kenara çekmeye uğraşmamalı. oldurmak kulun yetebileceği bir şey değil belli. anlama ve inanma kısmı insana bırakılan bu varı cümlesi için biraz fire verdim. bu fireler yola inancı da kaybetmiş. varı cümlelerinin gereklilik yahut hikaye geçmiş zamanda bulunması da bir sır sayılabilirdi.
e'si şöyle
yolları bir yerlere dahil etmek çekelemek beni aşan durumlar
ve ben yolumda savrulmaya devam ederken ve de bir yandan yolun varlığını tescillerken zihne. başka yolları da dahil etme derdini de edinmeden. aynı zamanda dahil etmeme çabasında bulunurken ve bağlılık yoruculuğundan bir lokmaya sahipken zaten. aslında bu durumda idealim beraber koşmak olması. yahut koşmaya hevesi bulabilmek. bir yanlışın olduğunu hissettirmez. çünküsü ise şairin seslenişini sahiplenmektir belki de sadece
'bu benim yolum susmayan
susamayan denizlerin yolcusuyum artık
artık yolcuyum'
az
bir yolum var
benim bir yolum var
benim bir yolum
benim mi yolum var
reddederken varlığını. istemezken. bağlanmayı. bağlı kalmayı. bunların hepsi olagelirken o yolda yürümek. farkındalıksız bulunmak. uydurmak. kelime uydurmak o anına yaraşacak olasıda. an. ve ayırtkın vurgulara dikkat çekmek ana konunun yanındaki yoldan. ana yola geçememek bir türlü ve geçmeye yeltenmeyerek uzatmak.
ilerde bir geçit var
yoluma ulaştıran beni.
ben demiştim yürüyorum
bak severim belli ki adımlamayı.
bu yol nasıl
bu yol ayrık
aykırı diğerlerine
aykırı kendine
aykırı asfalt adabına
aykırı bir yol bu
yol işlerinde böyle bir yol yok
ben bulmuşum
yol olduğunu kabul edecek olursak eğer
çünkü dedik ya bu denli uyumsuzken olasılığına
aslında belki de yoktur
sana bir sır veriyorum bak
ben de olmadığını sanarım bu yolun.
çünkü o eski yollardan çıkalı çok oldu
yolsuzumdur sanarım bu sebep.
bağlılık
yorucu sadece. ve kısaca. hem sebep hem süreç hem sonuç yoruculuk bağlılık adına. bunu istemem artık ki. biliyoruz ki bağ işleri. merkeziyetçilik uzak durulan yolumuzda. yoldan bahsolundu. aslında ona çizgi desek hem var hem yok olur. ortayı bulmuş oluruz. ve fakat bakıyorum şimdi. o zaman şair ne için seslenirdi. eksik kalırdı. yola gelmeyi bir kenara bırakmalı artık.
demem o ki
bu olmayan yolu bir kenara çekmeye uğraşmamalı. oldurmak kulun yetebileceği bir şey değil belli. anlama ve inanma kısmı insana bırakılan bu varı cümlesi için biraz fire verdim. bu fireler yola inancı da kaybetmiş. varı cümlelerinin gereklilik yahut hikaye geçmiş zamanda bulunması da bir sır sayılabilirdi.
e'si şöyle
yolları bir yerlere dahil etmek çekelemek beni aşan durumlar
ve ben yolumda savrulmaya devam ederken ve de bir yandan yolun varlığını tescillerken zihne. başka yolları da dahil etme derdini de edinmeden. aynı zamanda dahil etmeme çabasında bulunurken ve bağlılık yoruculuğundan bir lokmaya sahipken zaten. aslında bu durumda idealim beraber koşmak olması. yahut koşmaya hevesi bulabilmek. bir yanlışın olduğunu hissettirmez. çünküsü ise şairin seslenişini sahiplenmektir belki de sadece
'bu benim yolum susmayan
susamayan denizlerin yolcusuyum artık
artık yolcuyum'
az
3 Mart 2019 Pazar
yitik bi' zaman - bil
Azaldım
Savaşamıyorum artık
Mecalim
Kalmadı
Yoruldum
O kadar ki
Ki gibi ki
Yaşım yirmiliymiş gibi ki
Küçükmüşüm daha
Büyükmüşüm gibi ki
Yaşla bir alakası varmış gibi ki
Tüm mesele bu değilmiş
Büyütmüşüm gibi ki
Bunun farkında mısın ki
Biliyormuşum gibi
Ki
Öyle ki
Bilemiyorum
Şimdi sana renklerimden bahsedeyim
Renklerle aram gri gibi
Ne sarı
Ne kırmızı
Ne mor
Gri gibi
Hem var hem yok gibi
Gibi gibi işte
Başına gidiyorum
En beyazına önce
Beyaz vardı
Varmış
Farkında değildim
Bütün renklerim vardı beyazda
Varmış
Renkleri kaybettim sonra
Siyah kaldı
Kalmış
Beyaz renklerle gidince
Hiçbir şey kalmamış elimde
Hiç
O kadar hiç ki
Siyah demişler
Kararmış gibi pencerem
Karaymış gibi
Siyahmış işte
Renkleri kaybetmişim
Pencereyi aralamamışım siyahtan da aramamışım onları
Pencereymiş o da
Kapımmış pencerem
Penceremmiş kapım.
Gri vardı sonra
Artık varmış değil
Vardı artık
Vardı ve anladım
Pencerem yıkandıkça grileştim
Gri oldu pencerem
Grileştirdim
Beyaz getirdim pencereme
Burada dur dedim
Dur burada
Siyah çok karanlık
Görmemi sağla
Penceremde panjur olmuş beyaz da
Ağarmışım böyle işte
Mışım
Gri dedim
Vardı
Beyaz vardı ucundan
Diğer renkler hala yok
Siyah hepsi gibiydi aslında
Beyaz hiçbiri gibiydi
Siyah da beyaz gibiydi bir yerde
Karıştırdım akla karayı
Ayıramadım
Hangisinde renkler vardı bilemedim
Bilemiyordum
Bilemiyorum
Gri dedim işte
Gri vardı
O kadar
Alıştım griye
Sadece gri
Gri kaldım
Tam ortasında ikisinin
Griye alıştım
Gri vardı ya
Sen geldin pencereme
Sen geçtin penceremden
Sen geçtin ve uzaklaştın
Gri gitmiş
Miş
Şimdi siyah ve beyaz var penceremde
Hangisi hangisi hala bilemiyorum
Sen biliyorsundur
Renkleri özlemişim bir de biliyor musun
Bil ama
Gri gibi özledim renkleri
Ne sarı
Ne kırmızı
Ne mor
Gri gibi
O da varmış gibi işte
Kalmış gibi
Özletme
Özledim çünkü.
Ve
Gel
Renklerim
Sendeymiş
Miş.
Savaşamıyorum artık
Mecalim
Kalmadı
Yoruldum
O kadar ki
Ki gibi ki
Yaşım yirmiliymiş gibi ki
Küçükmüşüm daha
Büyükmüşüm gibi ki
Yaşla bir alakası varmış gibi ki
Tüm mesele bu değilmiş
Büyütmüşüm gibi ki
Bunun farkında mısın ki
Biliyormuşum gibi
Ki
Öyle ki
Bilemiyorum
Şimdi sana renklerimden bahsedeyim
Renklerle aram gri gibi
Ne sarı
Ne kırmızı
Ne mor
Gri gibi
Hem var hem yok gibi
Gibi gibi işte
Başına gidiyorum
En beyazına önce
Beyaz vardı
Varmış
Farkında değildim
Bütün renklerim vardı beyazda
Varmış
Renkleri kaybettim sonra
Siyah kaldı
Kalmış
Beyaz renklerle gidince
Hiçbir şey kalmamış elimde
Hiç
O kadar hiç ki
Siyah demişler
Kararmış gibi pencerem
Karaymış gibi
Siyahmış işte
Renkleri kaybetmişim
Pencereyi aralamamışım siyahtan da aramamışım onları
Pencereymiş o da
Kapımmış pencerem
Penceremmiş kapım.
Gri vardı sonra
Artık varmış değil
Vardı artık
Vardı ve anladım
Pencerem yıkandıkça grileştim
Gri oldu pencerem
Grileştirdim
Beyaz getirdim pencereme
Burada dur dedim
Dur burada
Siyah çok karanlık
Görmemi sağla
Penceremde panjur olmuş beyaz da
Ağarmışım böyle işte
Mışım
Gri dedim
Vardı
Beyaz vardı ucundan
Diğer renkler hala yok
Siyah hepsi gibiydi aslında
Beyaz hiçbiri gibiydi
Siyah da beyaz gibiydi bir yerde
Karıştırdım akla karayı
Ayıramadım
Hangisinde renkler vardı bilemedim
Bilemiyordum
Bilemiyorum
Gri dedim işte
Gri vardı
O kadar
Alıştım griye
Sadece gri
Gri kaldım
Tam ortasında ikisinin
Griye alıştım
Gri vardı ya
Sen geldin pencereme
Sen geçtin penceremden
Sen geçtin ve uzaklaştın
Gri gitmiş
Miş
Şimdi siyah ve beyaz var penceremde
Hangisi hangisi hala bilemiyorum
Sen biliyorsundur
Renkleri özlemişim bir de biliyor musun
Bil ama
Gri gibi özledim renkleri
Ne sarı
Ne kırmızı
Ne mor
Gri gibi
O da varmış gibi işte
Kalmış gibi
Özletme
Özledim çünkü.
Ve
Gel
Renklerim
Sendeymiş
Miş.
7
25 Şubat 2019 Pazartesi
kaldım
tümsekler
bazıları aşılması gerekir
yollar dağlar aşılır kolaydır
bu tümsekler
görünmez dağlara dönüşür birike birike
ve sadece bir yönden görünüyorsa bu yığıntı
diğer tarafa da ışık tutmalıdır.
evet çok gereklilik bu.
ve gerekliliğin bile sıfatı olduysa ciddiyiz deriz.
sonra bulutlar
güneşe izin verir
ve sımsıcak ısınır sarısından.
ve devam ederiz
devam deriz.
aydınlanınca tümsek görünür oluverir
ve düzleriz yolumuzu
kocaman sarılıp yıkarız kötülerimizi.
nolursa olsun
yan yana ve güzelizdir.
sonra yol girmek ister araya yine
firar eden iki yağmur damlasının serinliği üşütmeye kalkar
artık büyümüşüzdür.
ve platonik listesiyle dumanlanırız.
a
bazıları aşılması gerekir
yollar dağlar aşılır kolaydır
bu tümsekler
görünmez dağlara dönüşür birike birike
ve sadece bir yönden görünüyorsa bu yığıntı
diğer tarafa da ışık tutmalıdır.
evet çok gereklilik bu.
ve gerekliliğin bile sıfatı olduysa ciddiyiz deriz.
sonra bulutlar
güneşe izin verir
ve sımsıcak ısınır sarısından.
ve devam ederiz
devam deriz.
aydınlanınca tümsek görünür oluverir
ve düzleriz yolumuzu
kocaman sarılıp yıkarız kötülerimizi.
nolursa olsun
yan yana ve güzelizdir.
sonra yol girmek ister araya yine
firar eden iki yağmur damlasının serinliği üşütmeye kalkar
artık büyümüşüzdür.
ve platonik listesiyle dumanlanırız.
a
12 Şubat 2019 Salı
alıntı var
dinlenilmek değerli olduğunu hissetmektir.
bu kadar işte.
insanlar sıra gelsin diye susuyorsa sadece 'tanımlanamayan bir hüzün' vardır oralarda bir yerde
ben bugün hüznü ipe astım
bugün bildiklerimi kendime umutladım
bugün özlemeyi doyurdum
bugün büyümüşüm ben
bugün yaşadım ben
geçiştirmedim
kurtarmakla uğraşmadım
iyim vardı
kötüm olmasındı
ama var
ama istenmeyenden.
simitim vardı mesela kuruydu
üşümem vardı terlemişti
'gülmem' vardı ilaç içtim
canım sıkıldı çok, kuş vurmadık bugün
onun an'ı başkaydı çünkü.
arabam vardı vitesliydi.
büyümem vardı sonra
geldi hatırlattı kendini
bugün işte bugün bir gündü.
pikoyu susturdum bugün
yazmaya sakla dedim.
yağmayalım ama dedim. onayladı.
yağmayalım ama dedik.
tamamlanamadım ama
metalik kokusu kaldı kalemin.
ve bölündük.
a
10 Şubat 2019 Pazar
bi' zaman - denemek
İnsanların dert bardaklarında damla olduğum an parçalarında kızıyorum
Yıkıyorum böyle
Kendimi
Çevremi
Kırıp parçalamak
Bir gülleyim
Döndüğüm her yönün ardımda
Kırıklar oluyor
Üzgünüm
Çok
Doluyum dolu
Bir şeyler fazla
Bayâ fazla
Hepimize
Benden taşıp çevreme taşıyor böyle
Çözemedikler gelir dolaşır damarlarımda
Ve ben
Yorulurum
Her şeyden artık
Elimden kayıyor iplerim
İpler-diğerleri dahil-
Doruklar beni yoruyor
Keşke olmak istediğim olsam
Olmadı
Kalsam
Keşke olmak istediğim kalsam
Olup kalsam
Orda oracıkta
Kötüleniyorum kendime
Artık uyumalıyım
Ama yaşamadan bu kısa ölümler ürkütücü ki
Korkuyorum
Korku korku
Neyden nasıldan
Geçmişten gelecekten insandan
En çok kendi'den ama
İdimden
İdimizi eğitebilseydik
Alfa olabilirdik
Delta olduk
Kaldık.
Tıkalıyız şu sıra.
8
Yıkıyorum böyle
Kendimi
Çevremi
Kırıp parçalamak
Bir gülleyim
Döndüğüm her yönün ardımda
Kırıklar oluyor
Üzgünüm
Çok
Doluyum dolu
Bir şeyler fazla
Bayâ fazla
Hepimize
Benden taşıp çevreme taşıyor böyle
Çözemedikler gelir dolaşır damarlarımda
Ve ben
Yorulurum
Her şeyden artık
Elimden kayıyor iplerim
İpler-diğerleri dahil-
Doruklar beni yoruyor
Keşke olmak istediğim olsam
Olmadı
Kalsam
Keşke olmak istediğim kalsam
Olup kalsam
Orda oracıkta
Kötüleniyorum kendime
Artık uyumalıyım
Ama yaşamadan bu kısa ölümler ürkütücü ki
Korkuyorum
Korku korku
Neyden nasıldan
Geçmişten gelecekten insandan
En çok kendi'den ama
İdimden
İdimizi eğitebilseydik
Alfa olabilirdik
Delta olduk
Kaldık.
Tıkalıyız şu sıra.
8
5 Şubat 2019 Salı
pike
daha size ne anlatabilirim ki
bu olan
bakıyorsunuz
açıklamak yıkıntı artık. böyle süremiyorum.
gerçekten
tükendi tüm mutum
tüm umut um.
yağmaksa bünyevi yorgunluktan başka edere sahip değil
artık işe yaramıyor öyle.
ama yağmadan daha kötüyüz
gerginiz
hatta hatta yersiz gelen misafirlere sebep bu yağış.
dökülmek de oyalayıcı bi' taşım daha
ferahlatıcı az da.
anlamlanamayan meseleler var
en yakınsın
en yakındın
acaba hep aynı ıralıkta kalsaydın nasıl olurdu ruhaniyetim
düşünüyorum
daha az kırık.
çok bütünmüş gibi
çok mükemmelmiş gibi
çok anlamlanıyor gibi.
daha ne anlatabilirim ki
bir kere denemişsem ve umursanmamışsa kelimelerim. bu durum beni değeri yok mu yapardı.
bir kerem daha kalmış mı açık eylemeye yağmur damlalarını
kalmamış gibi sezileniyor burdan
ordan kaldıysa bana anlamlandırmak ister miydin
çünkü anlamıyorsun ama buna ihtiyaç var burda.
a
bu olan
bakıyorsunuz
açıklamak yıkıntı artık. böyle süremiyorum.
gerçekten
tükendi tüm mutum
tüm umut um.
yağmaksa bünyevi yorgunluktan başka edere sahip değil
artık işe yaramıyor öyle.
ama yağmadan daha kötüyüz
gerginiz
hatta hatta yersiz gelen misafirlere sebep bu yağış.
dökülmek de oyalayıcı bi' taşım daha
ferahlatıcı az da.
anlamlanamayan meseleler var
en yakınsın
en yakındın
acaba hep aynı ıralıkta kalsaydın nasıl olurdu ruhaniyetim
düşünüyorum
daha az kırık.
çok bütünmüş gibi
çok mükemmelmiş gibi
çok anlamlanıyor gibi.
daha ne anlatabilirim ki
bir kere denemişsem ve umursanmamışsa kelimelerim. bu durum beni değeri yok mu yapardı.
bir kerem daha kalmış mı açık eylemeye yağmur damlalarını
kalmamış gibi sezileniyor burdan
ordan kaldıysa bana anlamlandırmak ister miydin
çünkü anlamıyorsun ama buna ihtiyaç var burda.
a
27 Ocak 2019 Pazar
bi' zaman - lehterli
Oysa bu şarkıda hep umuttum ben.
'Son
Yol
Niye yok
Ama
Olan olmuş Aysel'
İsme yazılan bir şarkı
İsme yazılan bir şiir.
Bugün birine şiir yazmanın güzelliğinden bahsolundu. Güzel bir şey. Ziyadesiyle. O an birine yazdığımdan düşündüm. O kişi ya da kişiler daha ileride saklar mıydı acaba o yazıları. Evet yazıydı esasen o parçalar. Ve dedim kendi kendime. İlginç. Aslında böyle bir şey demedim. Sadece nereye bağlayacağımı/ yazacağımı bilemeyince uydurma yoluna gittim.
Diyordum ki keşke mesela haberi olmasaydı yazılanlardan. Bir insana verilen değeri bu denli belli etmek doğru mudur acaba? Çünkü sonra fazla okşanan ego karşısındakini alçaltır mı kişinin gözünde. Bu denli içselleştiyse bir takım hisler nasılsa vazgeçemez düşüncesi baskın gelir mi acaba. Belki. Aslında buna ben cevap veremem.
Fakat ne kadar olursa olsun şöyle de bir gerçek var, bildiğim. Fazla vazgeçilmezlik düşüncesi kâr değil, kaybettirir. İnsanlara bekledikleri tepkileri vermezseniz bazı ilişkilerden tek taraflı eğlenceler çıkabilir. Hayat bu kadar ufak sapkınlıklar için fazla düzse bu bu onun kafasına takacağı bir durum olmalı. Ve zaten çizmek istenilen yolu kendi tarafına çeker. Ve kendi düzlüğünü sizin patikanızdan ayırır. Bu, düzlük isteyen hayatın tercihi. Fakat şöyle de bir şey mevcut ki benim önümdeki çizgiyi sonsuza kadar çizecek umudum ve enerjim var.
Umut varsa enerji de olur. Çünkü umut da bir enerji değil midir esasen. 'Bulut beyaz, umut değil.'
Öyle işte.
Öyle kelimesiyle oynaşalım bir miktar. Anlattım anlattım, döküldüm ve bir nefes aralığında hem söylenileni tartmak hem de ilerideki cümlelere ufacık göz atmak kelimesi öyle.
Hem de böyle boş. Bu denli.
Diyecektim ki lehter bazıları üzgün biri oluyorum. Geçiyor sonra. Ama unutmuyorum. Yine mutsuz oluyorum bir süre sonra. Ve bu bir süreler azalan bir şeyler. Matematik bilgimden cümleme yeteri kadarı kalmış olsaydı nitelikli olabilirdi karalamam.
Geldim.
Dedim ki lehter ve diyorum ki nasıl yapalım bu hüzünleri. Bu kurumuş yaprak birikintilerini. Çünkü biliyorsun ki orada hepsini alacak yer yok ve sıkışınca parçalanıp dağılma işine girişiyorlar. Ve bu durum bazı işleri zorlaştırıyor kendi adıma. Çünkü lehter, baklava hamurunun görüneninden arkasını çekmeye gerek var mıdır tekrardan. Çünkü baklava hamuru zaten arkasını gösterecek kadar incedir. O denli şeffaftır ya. Daha ne yapmalı bu korlarla.
Neden daha fazlasına gerek olsun ki çünkü.
Nasıl bu denli görmezlik olabilir, üstelik bakarken. Ve geçti bitti sanarken.
İnsanların başını tutup çeviremezsin lehter.
İnsanların kafasına da vuramazsın göstermek istediğini, bana inan.
Fazla inceldi gene
çukurları yamayan örtü.
Sızılamıyor meraklanma.
Az önce sordum tam da.
Sorun yok dedi bana
o kadar değil korlar dedi.
O kadar değilse hâlâ umut var lehter
o kadar olduğunda bile vardı ki.
Yanisi lehter
umutum yine.
9
'Son
Yol
Niye yok
Ama
Olan olmuş Aysel'
İsme yazılan bir şarkı
İsme yazılan bir şiir.
Bugün birine şiir yazmanın güzelliğinden bahsolundu. Güzel bir şey. Ziyadesiyle. O an birine yazdığımdan düşündüm. O kişi ya da kişiler daha ileride saklar mıydı acaba o yazıları. Evet yazıydı esasen o parçalar. Ve dedim kendi kendime. İlginç. Aslında böyle bir şey demedim. Sadece nereye bağlayacağımı/ yazacağımı bilemeyince uydurma yoluna gittim.
Diyordum ki keşke mesela haberi olmasaydı yazılanlardan. Bir insana verilen değeri bu denli belli etmek doğru mudur acaba? Çünkü sonra fazla okşanan ego karşısındakini alçaltır mı kişinin gözünde. Bu denli içselleştiyse bir takım hisler nasılsa vazgeçemez düşüncesi baskın gelir mi acaba. Belki. Aslında buna ben cevap veremem.
Fakat ne kadar olursa olsun şöyle de bir gerçek var, bildiğim. Fazla vazgeçilmezlik düşüncesi kâr değil, kaybettirir. İnsanlara bekledikleri tepkileri vermezseniz bazı ilişkilerden tek taraflı eğlenceler çıkabilir. Hayat bu kadar ufak sapkınlıklar için fazla düzse bu bu onun kafasına takacağı bir durum olmalı. Ve zaten çizmek istenilen yolu kendi tarafına çeker. Ve kendi düzlüğünü sizin patikanızdan ayırır. Bu, düzlük isteyen hayatın tercihi. Fakat şöyle de bir şey mevcut ki benim önümdeki çizgiyi sonsuza kadar çizecek umudum ve enerjim var.
Umut varsa enerji de olur. Çünkü umut da bir enerji değil midir esasen. 'Bulut beyaz, umut değil.'
Öyle işte.
Öyle kelimesiyle oynaşalım bir miktar. Anlattım anlattım, döküldüm ve bir nefes aralığında hem söylenileni tartmak hem de ilerideki cümlelere ufacık göz atmak kelimesi öyle.
Hem de böyle boş. Bu denli.
Diyecektim ki lehter bazıları üzgün biri oluyorum. Geçiyor sonra. Ama unutmuyorum. Yine mutsuz oluyorum bir süre sonra. Ve bu bir süreler azalan bir şeyler. Matematik bilgimden cümleme yeteri kadarı kalmış olsaydı nitelikli olabilirdi karalamam.
Geldim.
Dedim ki lehter ve diyorum ki nasıl yapalım bu hüzünleri. Bu kurumuş yaprak birikintilerini. Çünkü biliyorsun ki orada hepsini alacak yer yok ve sıkışınca parçalanıp dağılma işine girişiyorlar. Ve bu durum bazı işleri zorlaştırıyor kendi adıma. Çünkü lehter, baklava hamurunun görüneninden arkasını çekmeye gerek var mıdır tekrardan. Çünkü baklava hamuru zaten arkasını gösterecek kadar incedir. O denli şeffaftır ya. Daha ne yapmalı bu korlarla.
Neden daha fazlasına gerek olsun ki çünkü.
Nasıl bu denli görmezlik olabilir, üstelik bakarken. Ve geçti bitti sanarken.
İnsanların başını tutup çeviremezsin lehter.
İnsanların kafasına da vuramazsın göstermek istediğini, bana inan.
Fazla inceldi gene
çukurları yamayan örtü.
Sızılamıyor meraklanma.
Az önce sordum tam da.
Sorun yok dedi bana
o kadar değil korlar dedi.
O kadar değilse hâlâ umut var lehter
o kadar olduğunda bile vardı ki.
Yanisi lehter
umutum yine.
9
5 Ocak 2019 Cumartesi
bi' zaman - İyi bilin
Başım.
Arkası.
Fena.
Canım
Gözüm
Dağlıyor
Fiziksel dağlamak
Ağrım da hakkını veriyor.
Başlıyoruz.
Tekrar ve tekrar
Artık yeter ama.
Aynıları olmasın.
Aynı ruh haline dönmeyeyim yine.
Yıpranıyoruz.
Yıpratıyoruz.
Zor
Bir şeyler gitmiyor.
Karışık durumlar.
İçimde kıskanç birisi var.
Onun içinde de var.
Ben hep sustururum içimi
Sus derim.
Konuşma
İyiyi yap.
İyi sayılanı yap.
İyi ol.
İyi düşün.
İyi davran.
İyi bilin.
İyi bilsinler.
Bu
Bu beni yoruyor
Ziyadesiyle.
Benlik kim
Onunla konuşma yapsak mesela.
Desem ki bana sınırlarını anlat
Ben buyum de
Ki beni tanımayan ben de ona göre davransın.
Her daim her zaman içimden geldiği gibi miyim ben?
İyi mi yoksa içimden gelen mi yönlendiriyor beni?
Halbuki 'içimden gelen değil miydi asıl olan'
İşte
Benim yorgunluğum en çok iyiden.
İyi
Denetim.
Denetimin için önüne geçmesi.
İyi bilinmek zor değil ve en ciddi cümleler en basitleri aslında
Fark edersen.
Et.
İç
Denetim
Sıkıcı
Boğucu
Azaltıcı
İç sıkıcı denetim
İç boğucu denetim
İç azaltıcı.
Azaltıyor.
Benlik için dolması.
Zeytinyağlı iç dolması
Bol limonlu.
Sıkışıklık.
Mesela bir otobüste
Konserde
Trafikte
Daraltır.
İçte peki?
İçteki duvarlar.
Önce duvarlarını yerleştirmişler
Sonra bir bakmışsın
Artık her yer duvar.
Sıkışmışsın.
Mesela yazı yazıyorsun
İlkokuldasın
Yeni öğrenmişsin daha yazmayı
Böyle yazsam daha mı iyi bilirler diyorsun.
Sonra oyun oynuyorsun
Takım oyunu
Böyle vursam daha mı iyi bilirler diye düşünüyorsun.
Bu yüzden kendinle yeteri kadar idman yapmadan açılamıyorsun
Ve bu yüzden yedektesin.
İçinden önce görevlerini yapmak geliyor
Önce okuldan verilen ödevleri yapıyorsun eve gelince.
Seviyorsun bu iş bitirme rahatlığını
Duvarların sınırları içinde hem.
İyi biliniyorsun.
Sonra büyüyorsun.
Her keşfinde duvarlar çarpıyor sana
Sıkıştırıyor keşfettikçe.
Benliğinin duvar dışında kalan kısmına ulaşamıyorsun.
Bu yüzden benlik kim bilmiyorsun.
Büyümeye devam ediyorsun.
Sonra duvarların denetimi dışındaki kötü saldırıya geçiyor
İyi bilinmiyorsun.
Sonra n'oluyor?
Kötü
Fark ediyorsun onu.
İyi bilmeliler
İyi bilsinler.
Duvarlar
Seni denetleyen duvarlarla kötüyü tanıştırıyorsun.
Alışmışsın duvarlara sen.
Kötüyü sıkıştırıyorsun duvarlar arasına.
Hapsediyorsun.
Kaybediyorsun.
Kötü gidiyor
Kayboluyor işte.
Yanındakileri de götürüyor.
Sonra hayata bakıyorsun.
Duvarların üstünden
Ellerini nasıl koysan daha iyi bilirler diye düşünüyorsun.
Nasıl konuşursan daha iyi bilirler diye düşünüyorsun.
Nasıl yersen
Nasıl yürürsen
Nasıl içersen
Nasıl oyun oynarsan
Nasıl vurursan topa
Nasıl bakarsan
Artık fikirlerin de nasıl mı oldu senin
Yoksa çok mu düşünmeye başladın?
Sonra büyüyorsun
Duvarları itmeye başlıyorsun
Denetlenen duvarları itmek kolaymış bir nebze
Senin duvarların
Onları yıkmaya çabalıyorsun
İyi bil diye
Artık sen iyi bil yeter.
Ve senin iyin.
Çünkü
O
Senin.
Büyüyorsun sonra
Yine büyüyorsun.
Ufacık şeyler duvarların sıkışıklığının gerginliğini ortaya çıkarıyor.
Bir de başın
Ağrıyor.
7
4 Ocak 2019 Cuma
belki de
kafası kendinden mi bile güzel
bi derdi mi var
artık bi derdi mi kaldı
bi derdin olmak zorunda mı
zorunsaymışsın gibi
ama değilsin
çekme kendini
meraklanma
güzel olacak
o kadar
o kadar güzel olacak ki her şey
heeeer şey
şaşacaksın
daha önce nasıl da şaştın
yine öyle olacak
siz bilmezsiniz bunu
kimse hiçbir şeyi bilmez zaten
en çok ben ama
bilmem
bu yüzden nedendim
bi' zaman işte.
şeftali kompostosu rengi
bunu bilen iki kişiyiz toplam
öyle kalalım dedim
ve şimdi
bir istiridyenin kıymetli incisi
gibi bir şeyler oluyor
bazenlerden biri bu da
-buda mı-
hayır bu da
başımıza geldi
yeterinde geyiğim vardıysa
varsın olsun
biz de dumanlanalım
ve uçuşalım
baharmış gibi
baharmışız
gibi
hep bir gibi var evet
bu da ayrı bir sadecelik durum
hadi artık
öptüm.
a
bi derdi mi var
artık bi derdi mi kaldı
bi derdin olmak zorunda mı
zorunsaymışsın gibi
ama değilsin
çekme kendini
meraklanma
güzel olacak
o kadar
o kadar güzel olacak ki her şey
heeeer şey
şaşacaksın
daha önce nasıl da şaştın
yine öyle olacak
siz bilmezsiniz bunu
kimse hiçbir şeyi bilmez zaten
en çok ben ama
bilmem
bu yüzden nedendim
bi' zaman işte.
şeftali kompostosu rengi
bunu bilen iki kişiyiz toplam
öyle kalalım dedim
ve şimdi
bir istiridyenin kıymetli incisi
gibi bir şeyler oluyor
bazenlerden biri bu da
-buda mı-
hayır bu da
başımıza geldi
yeterinde geyiğim vardıysa
varsın olsun
biz de dumanlanalım
ve uçuşalım
baharmış gibi
baharmışız
gibi
hep bir gibi var evet
bu da ayrı bir sadecelik durum
hadi artık
öptüm.
a
3 Ocak 2019 Perşembe
bi' zaman - lüle
Bazen tespitlemeler olur
yapılır
yaparız
yaparım.
bazen
bu tespitleri
harcamak istemem
tüm gözlerde
tüm zihinlerde
anlama/bilinme oranının düşüklüğüne üzülmektense
gizlerim
az kişi bilir
özdürler ama
tespittirler.
mesela
mut yokken
ayrıntılar
kendini gösterir
tüm inceliğiyle
müziğin fark edilmeyen notaları anlaşılır
yürürken taşların renginin düzensizliği
ayırt edilir
mesela yüzdeki çizgiler gözlenir
iç sesle sonsuz çeşitlilikte konuşmalar olur
kısa kısa olur hepsi ama
uzaması hoş olmaz
alenen görünen
ama
herkes bir tek kendi gördüğünü sandığı için
kimsenin dile getirmediği meseleler var ya mesela
iç sesle olan konuşma bu kasıntılıkta olur işte
bir şeylerden kaçarak
kıyın kıyın konuşulur
sonra başka bir konu
başka bir taş
bir renk
çizik
bir şeyler işte.
yorar evet
ama kaçarsın işte kendinden
gerçekliğinden
gerçeklerinden
sadece kaçarsın
ötelersin.
ama
mesela mut var
yeterinde var
en kâfiliğiyle
o zaman da işte
dinlenilenin o kadar farkında olmuyorsun ki
bir insan
bir müzik
yazılar
bir şeyler
hakkını veremiyorsun an parçalarının sanki
mutun hakkını verirken
dalgaların hakkını verirken
düşünmüyorsun parçaları
düşünemiyorsun
beynin de dalgalı
lüle lüle böyle.
yapabileceğin en hakkı verilesi şey
istemsizce mut kaynağına bırakmak kendini
lülelen fırsatın varken
ne demiştik lehter
yaşayacak zamanın varsa
yaşa.
8
yapılır
yaparız
yaparım.
bazen
bu tespitleri
harcamak istemem
tüm gözlerde
tüm zihinlerde
anlama/bilinme oranının düşüklüğüne üzülmektense
gizlerim
az kişi bilir
özdürler ama
tespittirler.
mesela
mut yokken
ayrıntılar
kendini gösterir
tüm inceliğiyle
müziğin fark edilmeyen notaları anlaşılır
yürürken taşların renginin düzensizliği
ayırt edilir
mesela yüzdeki çizgiler gözlenir
iç sesle sonsuz çeşitlilikte konuşmalar olur
kısa kısa olur hepsi ama
uzaması hoş olmaz
alenen görünen
ama
herkes bir tek kendi gördüğünü sandığı için
kimsenin dile getirmediği meseleler var ya mesela
iç sesle olan konuşma bu kasıntılıkta olur işte
bir şeylerden kaçarak
kıyın kıyın konuşulur
sonra başka bir konu
başka bir taş
bir renk
çizik
bir şeyler işte.
yorar evet
ama kaçarsın işte kendinden
gerçekliğinden
gerçeklerinden
sadece kaçarsın
ötelersin.
ama
mesela mut var
yeterinde var
en kâfiliğiyle
o zaman da işte
dinlenilenin o kadar farkında olmuyorsun ki
bir insan
bir müzik
yazılar
bir şeyler
hakkını veremiyorsun an parçalarının sanki
mutun hakkını verirken
dalgaların hakkını verirken
düşünmüyorsun parçaları
düşünemiyorsun
beynin de dalgalı
lüle lüle böyle.
yapabileceğin en hakkı verilesi şey
istemsizce mut kaynağına bırakmak kendini
lülelen fırsatın varken
ne demiştik lehter
yaşayacak zamanın varsa
yaşa.
8
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)