25 Kasım 2020 Çarşamba

Dönüş

 Bir şarkı çalıyor zihnimde. İstemediğim şekilde davrandığım süre boyunca o çalıyor. Çalışan motorun çıkardığı ses gibi aynı. Zihnimde o şarkı çalarken düşündüğüm bir şey oluyor. Hoşuma gitmeyen bir düşünceye denk geldiğimde onu bastırmak için şarkıya odaklanıyorum. Rüyada bağıramamak gibi bir his bu, koşamamak gibi, merdiven çıkarken nefes nefese kalıp gözlerin kararması gibi. Sevmiyorum bunu. Susturmak istiyorum bu yüzden. Hatta bazen sesli söylüyorum şarkıyı. Kendi ezgisinden oldukça uzakta bağırdığım da oluyor şarkıyı. Şarkı radyo gibi hep fonda ama. Ara ara kendisine eşlik ediyorum. Bu şarkıların uzun süreli olması bir yerden sonra çekilemez oluyor. Çünkü bir gün iki gün ben de eğleniyorum. Sonra bunalıyorum. Sürekli bir şey düşünmedikçe eşlik etmek zorundayım şarkıya. İstemediğin halde misafirliğe gitmişsin gibi. İnsanlarla sürekli tokalaşıyormuşsun gibi. Boğucu geliyor şarkı.
 Bazen şarkı yerini bir kelime ya da isme bırakıyor. Bunlar hep fırsatçı gibi iyi hissetmediğim zamanlarda bulaşıyorlar bu arada. Sağlık her şey olmayabilir ama birçok şey. Ki kazandığımda, bu saçmalıkların sonraki karambole kadar kaybolduğunu belirtmeliyim.
 O zamanlarda aynı isim tekrar tekrar aklıma geliyor. Ya da aynı deyim, aynı küfür. Uzak tutmak isterim zihnimden. Gitmez. Sesli olarak düşüncemi söylerim bu sefer. Düşündüğüm herhangi bir şeyi bağırıp küfrü susturmaya çalışırım. O zamanlar o bunaltıcı şarkıyı bile arıyorum.  Çünkü olan biten kendimi yıkılmış hissetmekten başka bir işe yaramaz.
 Ama son zamanlarda iç sesimin çıkıntılıklarını bastırmak için kendimi paralamak yerine ona izin vermeyi öğrendim. Ve bastırılmadıkça fışkırmak için de çabalamayacağını. Yine çabalıyor bir tutam, artık olmayan bastırılmışlık hissinden hınç alır gibi. Ama genel olarak toparlıyorum.
2.47
25.11.20

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder